Din Üzerine Sosyolojik Çalışmalar

Sosyoloji, din konusunu ele alırken bir dine mensup olma durumunu paranteze alarak nesnel bir biçimde analiz yapmayı hedeflerler.

Bu nedenle sosyologlar, belli bir din üzerinden değil din olgusu üzerinden sonuç çıkartmaya, toplumda din olgusunun etkilerini, faydalarını anlamaya çalışırlar. Farklı inanış biçimlerini doğru yada yanlış olarak değerlendirmezler ve toplumun kutsallarını anlamaya çalışarak nedenler ve sonuçlar üzerinde dururlar. Dolayısıyla sosyoloji açısından farklı inanç sistemleri olumlu ya da olumsuz olarak tanımlanmaz. Hinduizmin kutsalı ile Hristiyanlığın ya da diğer dinlerin kutsalı, sosyoloji açısından benzer değer taşır. Sosyoloji, inanışları toplumun atfettiği önem açısından ele alır.

Sosyologlar dini tanımlarken üç ayırıcı nokta üzerinde dururlar:

  1. Din, kültürün bir biçimidir.
  2. Din, ayinleri ve inançları içerir.
  3. Belki de en önemli nokta dinin, yaşamın anlamlı olduğuna dair amaçlılık duygusu yaratmasıdır. Din, kültürün diğer ögelerinin (demokrasi veya eğitim gibi) belirgin bir biçimde yapamadığı şekilde günlük yaşamı aşan bir anlam sunar.

Sosyologlar dinin tanrısal yönünü değil insani yönünü ele alırlar: “Din nasıl örgütlenmektedir?”, “Dinin temel inançları ve değerleri nelerdir?”, “Din geniş halk kitleleriyle nasıl ilişkiye geçmektedir?” türünden soruları sorar ve açıklamaya çalışırlar.

Sosyologlar özellikle dinin toplumla kurduğu ilişki üzerinde dururlar ve çoğunlukla dinin toplumsal dayanışmanın kaynağı olma durumuna dikkat çekerler. Eğer din, inananlarına genel kurallar ve değerler sağlarsa toplumsal dayanışmanın önemli bir kaynağı olur. Mesela bizim toplumumuzda İslamiyeti’n esaslarından olan zekat verme ibadeti toplumsal dayanışmayı, oruç ibadeti empati kurmayı sağlar. Karşılıklı sevgi ve saygıya dönük daha pek çok dini esas milli ve manevi duyguların karşılıklı birbirini güçlendirmesi olarak karşımıza çıkar. Dinsel inançlar, ayinler ve dinin birleştirici kuvveti, ahlaki toplumun oluşmasına yardımcı olur. Din toplumda var olan kurumlar arasında en önemli olanıdır. Çünkü din kökleşmiş kurallar ve değerlerin öncelikli kaynağını oluşturur.

Sosyologlar insanların dine başvurmasını bütünüyle kişisel, manevi ve psikolojik ögelerle açıklamak yerine toplumsal güç ile açıklamaya yönelmektedirler. Birçok insan için dinsel inançlar, günlük gerçekleri aşan ve güçlü bir iletişimi içeren kuvvetli kişisel deneyimlerdir. Sosyologlar sorgulamazlar fakat dinsel bağlılığın manevi olarak açıklanmasına karşı kendilerini tarafsız bir yere konumlandırırlar.

Yorum yapın