Dinin Pratik Anlatımı: Tapınma (Culte)

Başlangıçtan beri yapılan açıklamalardan, dini tecrübenin pratik anlatımı olan dini eylem veya ibadetin sıkıca inanç ve imana bağlı olduğu anlaşılıyor.

Dinin teorik bildirisinde açıklanan iman konuları burada pratik olarak anlatılmakta, uygulanmakta ve gerçekleşmektedir. Geniş anlamda, dini tecrübeden kaynağını alan her eylem dinin pratik anlatımı olarak alınmak gerekir.

Dar anlamda ise dinsel kişi (Homo Religiosus) nin yaptığı eylem ve işlemlere tapınma (ibadet) denir. Bu tanımda din tapınma olarak ele alınmıştır. Kutsalın tecrübesi olan din, Efsane, öğreti (doktrin) ve inak (doğma) larda tapınma konusu olan Tanrıya veya Tanrısal güce karşı saygı eylemleriyle anlatılır. Gerardus Van der leeuw bütün din anlatımlarının geniş bir etüdüne dayanan tapınma eyleminin fenomenolojik bir yorumunu yapmıştır.

Underhill tapınma eylemlerini dörde ayırır: Dini törenler (Les Rituels), Semboller (Les symholes), kutsallama törenleri  (Les Sacreınents) ve kurban (Le sacrifice). Tapınma eylemlerinin anlam, münasebet ve mahiyeti üzerinde sistematik bir araştırma söz konusu olduğu zaman hu türlü sınıflamalar çok yararlı olur Eski ·sözleşme (Tevrat) üzerinde değerli çalışmalar yapmış olan Walter Eicrodt ile birlikte tanınmanın geçici bir olay değil, dinin temelli ve gerçek bir anlatımı olduğu ve insan hayatının tümünü kapladığı söylenebilir.

Dinin zihni anlatımı ile onun temel, tabiat ve görevini birbirine karıştırmaktan ileri gelen yanılma, teorinin dinde en anlamlı veya en esaslı bir ilke olmadığını kabul etmek suretiyle önlenmiş olur. Gerçekte tapınma olayı o kadar önemlidir ki, bir dinin onsuz devam edebileceği hile şüphelidir. Çeşitli dinlerde tapınmanın inançla karşılıklı münasebeti çok kez tartışma konusu olmuş ve birbirinden çok farklı çözüm yollarına bağlanmıştır.

Kuzey Avrupa folklor ve din sistemlerine kısaca bir göz atmak konuya ışık verecek özellikleri ortaya koyar. 19. yüzyılın başlarında Kuzey Avrupa Tetkikleri kürsüsünü kurmuş olan Jacob Grimm, dinin teorik (mitolojik) anlatımına karşı duyulan bir ilgiyi ibadet, hukuk ve kurumsal elemanlarla karıştırmıştır. Grimmden sonra gelen Schwartz, efsanevi geleneklerin (traditions mythologiques) yorumuna önem vermiş; fakat 19 yüzyılın ikinci yansında Wilhelm Mannhardt çalışmalannı halk törenlerini genişçe incelemeye hasretmiştir.

Dini tecrübenin iman ve ibadet yahut inaç ve tapınma yönlerinden birine ötekinden daha çok önem ve öncelik tanınmasıyla ortaya çıkan anlaşmazlıklar sami dinlerin tetkikinde de önümüze çıkar. Robertson Smith tapınma konusuna gereken ilginin gösterilmemesine öfkelenerek sami dinler (Religion of Senıites) adlı eserini kaleme almıştı. Mazmurların yorumu üzerindeki çatışmalar, Mowincklin teorisinde son kertesine varmış ve dinin ibadetle başladığı sonucunua varılmıştır. İlkel Lapmmalar konusunda değerli bir uzman olan Daniel Brinton, Dini eylemlerin bütün dinlerin kaynağı olduğunu ileri süren Otto Gruppenin teorisine karşı koymuştur. Briııton aynı şekilde efsanelerin din törenlerinden çıkmış olduğunu söyleyen Rohertson Smithin görüşlerine de takışarak dinde eylemin efsaneye dayandığını savunmuştu.

Tanrılara saygı göstermek üzere girişilen en basit eylemlerden, yahudilik, parsilik, brahmanlık, Doğu ve Batı katolikliği gibi,  dinleri karakterize eden kimi mesleki örnekler çıkmıştır. Ortalama bir görüşle tapınma olarak, kutsal zaman ve mekânlara saygı gösterilerini, dünya düzeni ve tanrı iradesinin geniş bir yorumu sonucunda girişilen kimi eylemleri ya da belli bir amaca varmak için yapılan basit törenleri (taharet, dua, kurban gibi) bulmaktayız. Tapınmanın tarihçesi bir yandan zorlama ile gelenek arasındaki sürekli münasebetin, öte yandan, ferdi hürriyet için girişilen devamlı savaşın bir hikâyesidir.

Yorum yapın