Kur’ân’da Sosyolojik Temalar Nelerdir

İlahi kaynaklı, özünde inancı barındıran din ile insan kaynaklı ve her an değişme özelliğine sahip sosyal olaylar arasında, kısaca Kur’ân ile beşerî bilimler ve bunlardan sosyoloji arasında herhangi bir alakanın varlığını kabul etmek ve bu ilişkiyi ortaya koymak ilk bakışta güç gözükebilir.

Ancak Kur’ân’da mevcut bilgileri ana hatlarıyla incelediğimiz zaman, onda sosyolojiyi ilgilendiren birçok âyet bulmak mümkündür. Bunlar kısaca, genel varoluş çerçevesi içerisinde insan-Allah ilişkisi, insaninsan ilişkileri ve insantoplum ve kâinat ilişkisini ele alarak, insandan bahseder, insana hitap eder. Bu konularda kendisine has ifadelerle bir takım kanunlar ve prensipler ortaya koyar. Yani Kur’ân, her yönüyle içinde bulunan her çeşit insanla birlikte, savaş barış, korku emniyet, azgınlık ve bolluk gibi onda meydana gelen olaylarıyla cemiyetten, fertlerden, ailelerden, cemaatlerden (gruplardan), milletlerden ve ümmetlerden bahseder.

Din ve vicdan özgürlüğü bireyin temel haklarındandır.

Kur’ân’da toplumların oluşumu, sosyal değişime uğramaları, dağılmaları, medeniyet kurmaları ve aralarındaki ilişkilerle ilgili çok sayıda pasaj bulunmaktadır. Kur’ân’a göre, beşerî ve içtimâî kanunlar şeklinde niteleyebileceğimiz ‘sünnetullah’ gereği insan, yaşayabilmesi ve sorumluluklarını yerine getirebilmesi için, en küçüğünden en büyüğüne kadar tabii veya sosyodini gruplar ve toplum içinde olmak durumundadır. Kur’ân’a göre bu gruplar, merkezden dışa doğru aile, yakın-uzak sokak ve mahalle komşuları, yakın ve uzak akrabalar, aynı bölge halkı, millet(kavim), ümmet ve insanlık şeklinde sıralanabilir. Bu anlamda Kur’ân’da sosyal içerikli çok sayıda kavram geçmekte ve sosyal grup ifade eden birlikteliklerin hepsi, ayrı ayrı isimlendirilmektedir ancak bu kavramların hepsinin, sosyolojideki sosyal grup ifade eden kavramlarla, birebir örtüştüğünü söylemek de elbette imkansızdır.

Kur’ân’da geçen sosyal gruplar kendi aralarında tabiî gruplar ve sosyo- dinî gruplar şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Ancak bu grupların hepsinden bahsedebilmek bu çalışmanın sınırlarını zorlayacaktır. Bu sebeple biz, Kur’ân’da bir sosyal gruba isim olan kavramlardan bazıları hakkında kısa bilgi vereceğiz.

“‘AşiretKelime, yakın hısımlar, akrabalar ve aynı kandan olanlar anlamına gelmektedir. Kur’ânda değişik yerlerde geçmektedir.

Fırkaterimi, sözlük anlamı olarak başkalarından ayırt edici bir özelliği olan topluluk; inançla ilgili olarak da Kur’ân’da, toplumun bir kesimi, kısım, topluluk manalarına gelmekte, münafıklardan, mü’minlerden ve müşriklerden olan gruplar için kullanılmaktadır.

Fie”, grup, cemaat, topluluk, yardımlaşma konusunda bir kısmının diğer bir kısmına dönüp karşılıklı olarak birbirleriyle yardımlaşan  grup/cemaat gibi anlamlara gelen kelime, Kur’ân’da toplam on bir yerde geçmekte, birbirleriyle açıkça yardımlaşan topluluk anlamına gelmektedir.

Kavm” kelimesi de Kur’ân’da en çok geçen, soy birliğini ifade eden kavramlardan birisidir. Kelime üç yüzden fazla ayette geçmekte ve geçtiği yerlerde, topluluk, grup, halk kimseler anlamına gelmektedir. Ayrıca kelime, ‘Nuh, İbrahim, Lut kavmi’ gibi kavimlerin isimleri şeklinde, ya şahıs adlarına veya ‘Medyen halkı’ gibi yer adlarına izafe edilerek geçmektedir.

Ümmetkelimesi, asıl, kök, kaynak, ana gibi sözlük anlamlarının yanında, terim olarak, kendilerine peygamber gönderilmiş topluluk, bir peygambere nispet edilen kavim, bir din etrafında toplanan topluluk   gibi anlamlar ifade etmektedir. Kur’ân’da toplam altmış dört defa geçmektedir.

Bunlardan başka Kur’ân’da yer alan ‘Sübât’, ‘Fevc’, ‘Kabîle’, ‘Fasîle’, ‘Karn’,  ‘Karye’,  ‘Millet’,  ‘Tâife’,  ‘Asabe’,  ‘Mele’,  ‘Mütref’,   ‘Sülle’, ‘Esbât’, ‘Şa’b’, ‘Şi’a’, ‘Hizb’, ‘Raht’, ‘Ehl’ ve ‘Âl’, ‘Nefer’, ‘Ashâb’ ve ‘Ma’şer’ kelimeleri de, bir sosyal gruba isim olarak kullanılan diğer kavramlardır.

Bu grupları oluşturan sosyal bağlar, her birinde farklıdır. Ancak bir ümmet bağı oluşturan din, diğer grup bağlarına da hakim konumda gibidir. Bu gruplarda içgüdü, sevgi, ihtiyaç, işbirliği ve işbölümü gibi sosyal bağlar vardır. Kur’ân bütün bu bağları tabiî saymış ve grup içi ve gruplar arası ilişkilerde din ve ahlâk prensibinin hakim olmasını, ilişkileri bunların yönlendirmesini istemiştir. Bu prensipler, insanın değeri ve saygınlığı, adâlet, genel yardımlaşma, insanlara karşı merhamet ve dostluk, insanlığın lehine ve faydasına olan şeylerin kazanılması, aleyhine ve zararına olan şeylerin ortadan kaldırılması şeklinde özetlenebilir.

Kur’ân’da sosyal grup ifade eden kavramlarda göze çarpan bir nokta, nicelikten daha fazla nitelik üzerinde durulmasıdır. Ayrıca Kur’ân’daki grupların, âhiretle yoğun bir ilişkisi vardır. Sosyolojide kavramların âhiretle böyle bir ilişkisi söz konusu değildir. Son olarak bir diğer farklılık da, Kur’ân-ı Kerîm’deki kavramlar sosyolojideki gibi tamamen olumsuz veya tamamen olumlu değildir.

 

Yorum yapın