Normlar ve Yaşam

Normlar bireyin doğumundan itibaren yaşamını şekilleştiren unsurlardır. Normlar, toplumdaki uyumsuzlukların ortaya çıkmaması ya da giderilmesi yönünde bir işlev görür.

Normlara uymama durumunda karşılaşılan cezai müeyyideler olduğu gibi normlara sıkı sıkıya bağlı olmak bireyin onaylanması, takdir edilmesi şeklinde karşılık bulur. Mesela birey örf, adet, gelenekler ve görenekler konusunda hassas, yardımsever, duyarlı birisi ise yazılı olmayan kurallara bağlılığın karşılığı olarak diğer insanlar tarafından takdir edilerek hürmet görür.

Bu değerlere bağlı kalıp “iyi insan” olarak tanımlanabilmek de uzun bir süreç sonunda gerçekleşir. Diğer taraftan resmî normlara uyum da kişinin liyakati ile birleşiyorsa iş yerinde terfisine ya da yazılı olarak teşekkür, onur gibi belgelerle taltif edilmesine neden olur.

Toplum içerisindeki yazılı ya da sözlü normlar bir anda ortaya çıkmazlar. Normların son şeklini almadan önce geçirdiği uzun bir süreç vardır. Bu süreçte toplumun yaşadığı coğrafya, kültür, inanışlar ve iklim gibi birçok öge etki eder. Mesela Hindistan’da ineklerin kesilmemesi yönündeki norm, bu toplumun inançlarıyla şekillenmiştir. Türkiye’de eve gelen misafire ikramda bulunulması yazısız bir normdur, bu norm da inançla ve geleneklerimizle ilgilidir.

Sonuç olarak norm ve yaşam ilişkisi karşılıklı olarak etkileşim hâlindedir. Yaşam koşullarının değişmesi normların da değişmesine neden olabilir.

Yorum yapın