Rusya’da Akademinin Kısa Tarihçesi

Rusya, XVII. yüzyıldan itibaren siyaset, askeriye, bilim, sanat ve kültür alanlarında Avrupa’yı kendine hem örnek almış, hem rakip görmüştür. I. Petro ve II. Katerina dönemlerine ait girişimlerle tüm bu alanlarda ivme kazanan Rusya özellikle siyaset ve askeriyede XX. yüzyılda dünyanın lider devletlerinden birine dönüşmüştür.

Aynı girişimlerin başka bir sonucu Rus toplumunun Avrupa sanat ve kültür tarzını özümsemesi olmuştur. Bunu St. Petersburg şehrinin Avrupa’yla boy ölçüşen mimarisinde; meşhur Rus edebiyatçılarının eserlerindeki Fransızca diyaloglarda; klasik Batı müziğinin dünya çapında tanınan Rus bestecileri, balerin ve baletlerin başarılarında; Moskova Bolşoy Teatrının klasik müzik, bale ve opera temsilleri için bilet bulmanın zorluğunda  görmek mümkündür.

Avrupa’nın ömegını izleme eğilimi Rusya’da tüm bilim dallarının şekillenmesinde, özelde toplumsal düşünce akımlarıyla tanışma ve Sosyoloji’yi devralmada da etkili olmuştur. Bu anlamda Rus toplumsal düşüncesi ve Rus Sosyolojisi, Avrupa sosyolojik geleneğinin uzantısı olarak gelişmiştir. Diğer yandan ülkenin XIX.-XX. yüzyıllardaki değişken, buhranlı siyasi ve toplumsal koşulları Rus Sosyolojisi’nin özgün devinimini şekillendirmiştir. Günümüzde Rusya’da Sosyoloji ve bunun öğretimi Avrupa geleneğinin ve Rus Toplumbilim yaklaşımının bileşkesi görünümündedir.

Rusya’nın Avrupa bilim ve üniversite geleneğiyle kurumsal anlamda tanışması,

  1. Petro’nun 1724’te kurdurduğu Petersburg Bilimler Akademisi (günümüz Rus Bilimler Akademisi)’yle vuku bulmuştur. I. Petro’nun bu teşebbüsünü II. Ekaterina (1729-1796) ve I. Aleksandr (1777-1825) ülkedeki ilk üniversiteleri kurarak sürdürmüşlerdir. Rusya’da 1700’lerde benimsenen bilim geleneği ile bu üniversitelerin bazıları günümüze intikal etmiştir. Bu intikal süreci devamlı müspet yönde gelişmemiş, 1800’lerin ihtilalleri, 1900’lerin rejim değişiklikleri ve dünya savaşları dönemlerinde kesintili bir seyir arz etmiştir.

Örneğin XIX. yüzyılda yükseköğretim kurumları konusunda genel anlamda denetimci ve kısıtlayıcı bir siyaset benimsemiştir. Avrupa’da ihtilaller dönemine rastlayan 1830’lardan itibaren yönetmelikler üniversitelerin özerkliğini sınırlama yönünde değiştirilmiş; Rektör ve Dekanların seçilmeleri yerine göreve tayin edilmeleri usulü benimsenıniş; Hukuk Tarihi derslerinin sayısı azaltılmış, Siyasi İktisat (Ekonomi Politik), İktisat ‘·ve tüm dallarıyla Tarih derslerinin öğretimi denetlenmiştir.

Bu kısıtlamalara ilaveten, Avrupa’daki siyasi buhranın Rusya’yı olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle, 1850’lerde Rus bilim adamlarının Avrupa’yla temasları, yabancı üniversiteleri ziyaret etmeleri ve yurt dışından kitap getirilmesi sınırlandırılmıştır. Ülkedeki bilimsel yayınlar sansüre tabi tutulurken 1857’ye değin üniversitelerde “Avrupa Devlet Hukuku” gibi bir dersin okutulmasına ara verilmiştir. Yükseköğretim kurumlarını denetleme tutumu Rusya’da önemli sosyal ve idari reformlara imza atan II. Aleksandr (1855-1881) döneminde yumuşatıldıysa da bu uygulama geçici olmuştur.

Rusya’da Felsefe, Hukuk, İktisat, Tarih öğretiminin denetlendiği XIX. yüzyılın ikinci   yarısında,   Avrupa’da   Sosyoloji   bir  bilim   olarak   kurumsal kimlik kazanmaktadır. İlgili dönemde Avrupa’da öğrenim görüp ülkesine dönen aynca Avrupa’da yayımlanan eserleri takip etme anlayışını sürdüren bazı Rus aydınlan arasında Comte’un Pozitivist Felsefe’sine ilgi duyulmaya başlanmıştır.

Yorum yapın