Savaş ve Terörizm

Şiddet; cinayet, işkence, darbe (vuruş) ve etkili eylem, savaş, baskı, suçluluk, terörizm vb. kavramları kapsayan eylemlerin bütünüdür.

Sözlük anlamıyla şiddet; bir kişiye, güç veya baskı uygulayarak isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak anlamına gelmektedir. Şiddet olayları ise insanları sindirmek, korkutmak için yaratılan olay ya da girişimlerdir. Başkasına karşı tehdit oluşturmayı, kısaca insana fiziksel ve ruhsal zarar veren her davranışı şiddet olarak değerlendirebiliriz. Buna, mallara verilen zararlar da dâhildir. Savaş ve terörizm de fiziksel ve ruhsal bakımdan insana en ağır acıları yaşatan bir şiddet türü olarak karşımıza çıkmaktadır. 1. Savaş Kavramı Savaş ülkelerin karşılaştıkları en önemli sorundur. Çağımız toplumlarında savaşların yapısı, ülkelerin kullanmış oldukları yeni teknoloji ve güç kaynakları tarafından değiştirilmiştir.

Savaş eskiden iki ülkenin bütün kaynaklarını seferber ederek yaptıkları mücadele idi. Çağımızda ise savaşlar artık iki ülke arasında değil, ülkelerin birbirleriyle kıyasıya, insanlığı ve dünyayı tehdit eder bir biçimde yaptıkları bir mücadele hâline gelmiştir. Atom, hidrojen ve yeni biyolojik silahların konvansiyonel silahların yerini almasıyla savaşların hem amaçları hem de biçimleri değişmiştir. Savaş ve terör, politikanın yıkıcı araçlarla sürdürümü olarak genellenebilir. Savaş ölümün yaşamdan üstün tutulduğu yasallaştırılmış bir terördür. 2. Terörizm Kavramı Terör kavramı Fransız İhtilali ile birlikte literatüre girmiş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

İhtilal sonrasında jakoben yönetiminin toplum üzerinde kontrolü sağlamak amacıyla uyguladığı baskı dönemine verilen isim “terör dönemi” olmuştur. Sistemli terörü uygulanması Roma Dönemi’ne kadar uzanmaktadır. Terör kavramının yoğunlaştığı soğuk savaş süreci bu kavramın gelişimini sağladığı bir dönem olarak gözükmektedir. Uluslararası terör örgütlerinin, sistem üzerinde etkili oldukları soğuk savaş dönemi korkular yüzyılı olurken terör örgütleri korku atmosferinin oluşumunda ve devamında başat rol oynamışlardır. Küresel sistemde etkili olan bir olgu olmasına rağmen üzerinde net bir tanım yapılamayan terör kavramı, korku ve şiddeti siyasal amaçlarla kullanmak olarak tanımlanabilir. Ayrıca sistemli şiddet olarak da görülebilir; sistemli şiddetin bir amacı da nitelikli insanları öldürmek, karşı tarafı mantığıyla değil duygularıyla hareket ettirmek, insanları sindirmek, birbirlerinden kuşkulandırmaktır.

Terörizm ile psikolojik savaş arasındaki bağlantı da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Önemli bir diğer unsur da gelişen ve değişen dünyada terörizmin birçok değişikliğe uğramış olmasıdır. Terörizmin geçirdiği dönüşüm beraberinde ortak bir tanımda anlaşılması zor ve son derece karmaşık bir ‘terörizm’ sorunsalını getirdi. Tanımlamanın zorluğu etkilediği kesimlerin ortak duyguları paylaşmamasından ileri gelmektedir. Kime göre ve neye göre tanımlanacağı belli olmayan terörizm, toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Yapılan tanımların bazılarında terör, “Herhangi bir amaca ulaşmak için, sivillerin veya güvenlik görevlilerinin, propagandaya yönelik, ses getirici eylemlerle öldürülmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Güvenlik eksenli bu tanımın dışında bir başka tanımda ise terörizm, “hesaplı” bir şiddet”tir. Amacı olabildiğince çok insan öldürmek değil, kitlelerin eylemlerinden etkilenmesini sağlamaktır, şeklinde ifade edilmektedir.

Uluslararası Hukuka Göre Terör Eylemi Olarak Kabul Edilen Eylemler

  • Uçak kaçırma eylemi
  • Uçaklara saldırı eylemi
  • Diplomat ve uluslararası korunan kişilere saldırı eylemi
  • Siyasi amaçlı adam kaçırma, rehin alma ya da özgürlükleri yasa dışı yollarla sınırlandırma eylemi
  • Bomba, roket, ateşli silahlar ve bombalı mektup ya da koli kullanılarak yapılan eylemler

Savaşın Mirası Şiddet

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı, savaşın çocuklara şiddeti öğrettiğini belirterek savaş yaşanan ülkelerde savaş sonrası şiddet olaylarının arttığını söyledi. Anabilim Dalı Başkanı, savaşın çocuklar üzerindeki en önemli psikolojik etkilerinin kalıcı korku, güvensizlik, saplantı ve her şeye olumsuz bakma olduğunu belirtti.

Yorum yapın