Türkiye’de Toplumsal Değişme Faktörleri

Kurtuluş Savaşı sonrasında gerçekleştirilen Türk inkılabının Türkiye’nin toplumsal yapısı üzerindeki etkisi ve günümüze kadar gerçekleştirilen değişimdeki rolü yadsınamaz bir gerçektir.

Atatürk inkılapları doğrultusunda siyaset, hukuk ve eğitim kurumlarında çağdaş topluma ulaşmak için güçlü adımlar atılmıştır. Bu adımlara örnek olarak; halifeliğin kaldırılması, eğitimin laikleştirilmesi, medreselerin kapatılması, Latin harflerinin kabulü, Medeni Kanun’un ilanı, Türk Ceza Kanunu, Türk Ticaret Kanunu verilebilir. Gerçekleştirilen bu düzenlemelerle toplumun yapısında, hem maddi hem manevi kültür ögelerinde hızlı bir değişim yaşanmıştır. Türkiye’de ekonomi, toplumsal değişme dinamikleri arasında önemli bir yere sahiptir.

Ülkemizde 1923-1929 yılları arasında liberal ekonomi politikası benimsenmiştir. Fakat yeterli sermaye birikiminin olmaması sonucu bu politika başarısızlığa uğramıştır. 1929 ekonomik buhranından sonra dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik kalkınma açısından yoğun bir doktrin tartışması başladı. 1933 yılında başlayan devletçilik politikası ile devlet, özel sektörün üstlenemeyeceği ve yatırım yapmadığı alanlarda sanayi yatırımlarına yönelmiştir. Devletin buradaki esas amacı özel sektörün önünü kesmek değil tam tersine özel sektör ile yanyana bir arada ülke kalkınması için yatırımlarda bulunmaktır.

Türkiye’de Toplumsal Değişme Faktörleri
Türkiye’de Toplumsal Değişme Faktörleri

Genel olarak 1950’li yıllardan ve özellikle de 1960’lı yıllardan sonra sanayileşme ile birlikte kırdan kentte göç hızlanmış ve bu çerçevede kentleşme, gecekondulaşma ve kırsal yapının çözülmesi gibi toplumsal gelişmeler, Türkiye’nin toplumsal gelişim dinamiğini derinden etkilemiştir. 1980-1990 yılları arasında ise yeni ekonomik kararlar alındı ve uygulandı. Bu yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçiş yönünde önemli adımlar atıldı. Özel sektöre ağırlık verilerek devletin ekonomideki müdahalesi azaltıldı. Bugün ülkemizde sanayi, ticaret, hizmet sektörlerinde büyük bir gelişim sağlanmış, kişi başına düşen ulusal gelir artmış, toplumun yaşam standardı yükselmiştir. 100’e yakın üniversite, alanlarında uzman kişiler yetiştirmekte ve ülkenin gelişimi için çalışmaktadır. Dünyaca ünlü bilim insanları, yazarlar, müzisyenler, sporcular ülkemizin gelişme düzeyinin bir ölçütüdür.

Yorum yapın