Artuklularda Din ve Toplum İlişkileri

1102- 1409 tarihleri arasında Hısnıkeyfâ (Hasankeyf), Harput ve Mardin bölgelerinde hüküm sürmüş olan Artukoğulları Beyliği, bu bölgelerde 300 yılı aşkın görece uzun bir süre hakimiyet kurmuş olduğu için hakimiyet bölgelerindeki toplumsal hayatın hemen her alanına damgasını vurmuştur.

Yapılan araştırmalarda Oğuzların Diğer boyundan geldikleri anlaşılan Artukluların tarih sahnesine çıkışlarının başlangıcı, Artuk b. Eksuk Bey’in (ö. 1091) 1063 yılında kendisine bağlı kalabalık Türkmen gruplarıyla Azarbeycan’da Sultan Alp Arslan’ın hizmetine girmesi ve onun yakın komutanlarından biri olması (Sevim, 1990: 46) olarak tespit edilebilir. Bu aşamadan sonra Artuk Bey, Doğu ve Güneydoğu’da Selçuklularla bağlantılı olarak hep sahnede olmuştur. Ölümünü müteakip yıllarda Artuk Bey’in oğulları İlgazi ve Sökmen’in öncülük ve liderliğinde Mardin ve Hısn Keyfa’da Artuklu Beyliği kurulmuştur Doğu Anadolu ve Suriye’nin Kuzeyinde Haçlılarla yaptıkları cihad hareketleri ve ülkelerinde ortaya koydukları eserlerle bilinen Artuklular, 12. Yüzyılın başlarında hakimiyet kurabilmişlerdir (Turan, 1980: 133-151 vd.; Sevim, 1991a: 71).

Bu çalışmada Artuklularda genel olarak din-toplum ilişkileri bazı yönleriyle ele alınmaktadır. Bir toplumu, bir siyasal yapıyı, bir devleti anlayabilmek için o toplumda ve siyasal yapı altında geçerli inanç veya dinleri, dinin toplum, örneğin toplumsal kurumlar üzerindeki etkilerini, toplumun da din üzerindeki etkilerini anlamak elzemdir. Bu nedenle Artukluların egemenlik alanında dinin-toplumla karşılıklı etkilerini incelemek ve anlamak, Artukluları siyasal yapı ve toplum olarak doğru anlamamıza, Artukluların hakimiyet alanındaki etkilerini doğru tespit etmemize katkı sunacaktır.

İşte Artuklular zamanında dinin toplumsal boyutlarının genel bir panaromasının ortaya konulmaya çalışıldığı bu tebliğde Artukluların yönetimi altında dinin toplumla karşılıklı ilişkileri incelenmektedir. Dinin toplum üzerindeki etkisi ve toplumun da din üzerindeki etkisi ele alınmak suretiyle dinin yerel-toplumsal bağlamı da anlaşılmaya çalışılmaktadır. Çalışmada din-toplum ilişkileri bağlamında farklı din mensuplarının birbirleriyle ilişkilerinin yanı sıra din-siyaset ilişkisi de ortaya konulmaktadır.

Genel olarak din-toplum ilişkileri hakkında ifade edilen hususları Artuklularda din-toplum ilişkileri için de söylemek mümkündür. Artuklular zamanında Müslüman toplumda İslam anlayışı ve İslamî hayat, toplumun kültüründen, tarihsel birikiminden vs. kopuk ele alınamaz; İslamî hayat, topluma damgasını vurmuştur, ama toplum da kendi anlayış ve kültürü doğrultusunda bir İslamî pratik ortaya koymuştur.

Artukluların hakim oldukları bölgelerde Müslümanların dışında Ermeni, Süryani ve Rum Hıristiyanları yaşıyorlardı. Ayrıca büyük şehir ve ticaret merkezlerinde Yahudi cemaatleri yaşıyordu. Müslümanlar arasında özellikle de köylerde az da olsa Harici etkisinde kalanlar vardı, ayrıca batıniler, İsmaililer vardı, Yezidiler vardı. Fakat Selçuklular gibi Artukluların da çabasıyla büyük çoğunluğu Hanefi ve Şafii olmak üzere Sünnilik, bölgede temel İslamî yoldu. Artukluların idaresi altında bulunan Türk, Kürt, Arap gibi farklı etnik kökenden olan Müslümanların kahir ekseriyeti Sünni ekole mensuptu. Artuklular Müslüman olup Ehli Sünnet mezhebine bağlı idiler. Bölgede din anlayışında medresenin ağırlığından söz edilebilir. Ayrıca tasavvuf ve tarikatların belli bir ağırlığı da vardı. Şeyhlere karşı halk arasında hatırı sayılır bir saygı ve sevgiden söz edilebilir (Turan, 1980: 226).

Artuklular zamanında bazı istisnalar dışında toplumun huzur ve refah içinde olduğu söylenebilir. Artuklu yöneticileri siyaset anlayışlarındaki adalet gereği, halka adaletle hükmetmeye önem vermişlerdir. Baskı yapmamış, vergileri mümkün mertebe az almaya çalışmışlardır. Örneğin Necmeddin İlgazi, yönettiği yerlerde, Mardin’de, Meyyafarikin’de vs. halka adalet ve ihsanla yaklaşmış, halkın üzerindeki baskı ve korkuları kaldırmış, evlerine rahatça gidip gelmelerine uygun ortamı hazırlamış ve vergi yükünü hafifletmiştir (İbnu’l-Ezrak, 1992: 32). Aynı şekilde Necmeddin Alpı da halka adaletle hükmetmiş ve halk da onu çok sevmiştir. Halk onun döneminde en huzurlu dönemlerinden birini yaşamıştır (İbnu’l-Ezrak, 1992: 108).

Yorum yapın