Artuklularda Ulema-Toplum, Sufilik-Toplum, Din Dili-Toplum İlişkileri

Artuklularda ulema-toplum, sufilik-toplum, din dili-toplum ilişkilerini bakalım.

Ulema ve Toplum

Artuklular devrinde Müslüman toplumda Ulemanın çok yüksek bir statüsünün olduğunu görüyoruz. Hükümdarlar ilim adamlarına büyük ehemmiyet vermişlerdir. Örneğin Hüsameddin Timurtaş, ilim ehlini seven, her çeşit sanat ehline izzet ikramda bulunan, din ve ilim erbabına sahip çıkan, onların bütün ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bir yöneticiydi (İbnu’l-Ezrak 1992: 96-97).

Toplumun Artuklu yöneticilerinin dışındaki diğer tabakaları katında da Ulema, sahip olduğu yüksek statüyle, toplumun ilim ve din alanındaki ihtiyaçlarının karşılanmasında en üst düzeyde roller üstlenmişlerdir. Doğu ve Güneydoğu’nun o zamanki halkı da İslam alimlerine özel bir saygı göstermişlerdir. Bu cümleden olmak üzere Ebu Bekr el-Şasi, Seyfeddin Amidî, İl-almış oğlu Durmuş oğlu Ömer b. Hızır, Kadı Ebu bekr Muhallebi, Kadı İmran el-Mâkisi, Ebu’l-Kerem Mavsılî, Zehebî, İsmail b. Muhammed eş-Şeybanî gibi alimler zikredilebilir.

Sufilik ve Toplum

Artuklular dönemi, son tahlilde savaşların ve çatışmaların görece sıklıkla gerçekleştiği bir zaman dilimini de ifade etmektedir. Ayrıca farklı dinden insanların ve aşırı uç olarak nitelendirilebilecek olanlar da dahil çeşitli İslamî akım ve grupların kültürel olarak karşılaştıkları, birlikte yaşadıkları bir dönemdir. Moğol istilasıyla birlikte Artuklu hakimiyet bölgelerinde halkın huursuzluğunun arttığı bilinmektedir. Bütün bunların da etkisiyle halkın sufiliğe eğiliminde artış olduğu görülmektedir (Turan, 1980: 226-228).

Din Dili ve Toplum

Artuklularda Selçuklulardaki gibi günlük konuşma ve yazı dilinde din dilinin ağırlığının olduğu görülmektedir. Geleneksel Müslüman bir toplum olarak Artuklu toplumu, siyasette ve sosyal hayatın hemen her alanında Türkçe’de Arapça ve Farsça kökenli din dilini kullanmıştır.

Yorum yapın