Ayrımcılık ve Farklı Biçimleri

Ayrımcılık, en basit tanımıyla; herhangi bir kamu yararı ya da mantıklı bir gerekçe söz konusu olmaksızın bir kişiye, benzer durum ve koşullardaki diğer kişilerden farklı ve eşit olmayan bir muamele yapılması anlamına gelir.

Ayrımcılık bir siyasi, dinî, cinsel tercihi benimseyenlere ya da bir ırka, cinsiyete, yaşa karşı olabilir. Ayrımcılığın temelinde ön yargıların büyük bir rolü vardır.

Ön yargı genel ve özel kullanımlarında bir taraf tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek anlamında kullanılır. Ön yargı halk arasında genellikle bir kişinin kararlarının ağırlıklı bir şekilde tek taraflı olarak ortaya çıkmasında kullanılmaktadır.

Belirli bir gruba karşı ön yargılı olan birisi bu grubu tarafsız bir biçimde değerlendiremez ve bu durum ayrımcılığa zemin hazırlar. İnsanlık tarihi ayrımcılığın yol açtığı büyük felaketlerle doludur. Yalnızca geride bıraktığımız yüzyılda bile, “biz” ve “ötekiler” arasında yapılan ayrım, çoğu kez başka hiçbir neden olmaksızın milyonlarca insanın acı çekmesine yol açmıştır.

Ayrımcılık, uluslararası toplumun artan duyarlılığına ve 21. yüzyılda ulaşılan muazzam bilgi birikimine rağmen devam etmektedir. Etnik köken, din, dil, dünya görüşü ya da cinsiyet temelinde yapılan ayrımcılıkların acı sonuçları, tarihe utanç sayfaları eklemektedir.

Yoksulluk ve İşsizliğin Toplumsal Etkileri

Farklı muamele biçimleri içinde insanlığa en ağır tecrübeyi yaşatan durum, “öteki”ne yaşama hakkı tanımamak olmuştur. Bu tür bir ayrımcılık, tarih boyunca, belirli bir ırkın ya da dinin mensuplarını, toplumun belirli kesimlerini, farklı dünya görüşlerine, ideolojilere ya da cinsel yönelimlere sahip kişileri ya da grupları hedef alabilmiştir. Bu anlamda ayrımcılığın çok eski bir tarihi vardır. Yapılan araştırmalar, ayrımcılığın en vahim biçimlerinden birini oluşturan ırkçılığın, tarihsel olarak kabaca üç türlü tezahür ettiğini ortaya koyar: Amerikan köleciliği, sömürgecilik (apartheid apartheyit da dâhil olmak üzere) ve Yahudi soykırımı (Holocaust). Her üç örnekte de ayrımcı, ırkçı politikalar öncelikle hedef aldıkları grupları bayağılaştırma, aşağılık olduklarını kanıtlama ve farklılıklarının altını çizerek dışlamaya veya yok etmeye dayalı bir mantık izlemiştir.

Dine, ırka ve etnik kökene dayalı ayrımcılığın en eski görünümlerinden biri olan ırkçılık (racismreysizm) ve yabancı düşmanlığı (xenophobia-zenefobiya), tarih boyunca kölecilik, etnik temizlik, soykırım, katliam, zorunlu göç ettirme, bırakma, tecavüz gibi farklı şiddet uygulamalarıyla birlikte günümüze kadar devam etmiştir. Irk, renk, kültür, din ya da dile bağlı ayrımcılığı da içeren etnik kökene bağlı ayrımcılık, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. maddesindeki “Herkes ırk, renk, cins, dil, din, politik düşünce, ulusal ya da sosyal köken, mülk ya da diğer nedenlere bakılmaksızın bu beyannamedeki tüm hak ve özgürlüklere sahiptir.” ifadesiyle yasaklanmıştır.

Yorum yapın