Bu tip topluluk ilkel toplumlarda yer almıştır. Konu ile en çok Ferdinand Tönnies uğraşmıştır.
Yazar Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft und Gesellschaft) adlı eserinde cemaat yapısını iyiden iyiye incelemiştir. Bu tip topluluk ilk zamanlara öz bir gruplanma olmakla beraber bugün de bu türlüsüne bir çok yerlerde rastlanır.
Bu kuruluşun en önemli özellikleri şunlardır:
- Bunlar küçük topluluklardır. Üye sayısı az ve çoğu zaman dünyanın başka kesimleriyle ilgisini kesmiş olan küçük gruplardır. O halde bu tipin başta gelen özelliği küçük ve dar bir topluluk olmasındadır.
- Bu tip toplulukta ya şayan insanlar arasında birlik ve beraberlik yanında düşmanlık ve kin dalgalar’ da görülür. Fakat bunların temel bağları, kader birliği, kültür birliği ve gelenek birliğinde toplanabilir. Bundan dolayı bu topluluk üyeleri kendilerini birbirine bağlı görürler, üyelerden birine karşı beliren bir tehlikenin, bütün cemaat üyelerine etki ve tepkileri görülür. Bunun en güzel örneği Okyanus içinde bir adada ya şayan ve sonraları bir yanardağın tehlikeli olması üzerine İngiltereye getirilen Tristan Dakona halkının durumudur. Etrafla münasebeti kesilmiş olup yüksek dağlar arasında kalmış bir köy, büyük denizler ortasında tek başına yaşayan bir ada halkı, Afrika veya Avusturalyada dünya ile münasebeti kesilmiş bir aşiret cemaat tipinin belirgin örnekleridir.
- Cemaat üyeleri, kader birliği, ortaklaşa kültür ve birbirine çok girmiş olmaktan ileri gelen bir bütünlük gösterirler. Fakat bu, hiçbir vakit bir cemaat üyeleri içinde farklı yetenek ve marifette insanların bulunmayacağı anlamında değildir. Müşterek bir tehlike karşısında pek ala daha tecrübelilerden akıl sorulur.
Bir işte en yetenekli olanlar görevlendirilir vesaire Bütün bunlara rağmen cemaat içinde egemenlik kavramı yoktur Kişisel nitelikleri dolayısıyla grup içinde iş görenler, bütün cemaati temsil ederler. Böyle bir farklılaşma cemaatin yaşamasını sağlayan bir temeldir. Fakat böyle küçük bir azgınlığın, cemaat bünyesi üzerinde egemenlik kurması anlamında değildir. Egemenlik ileride açıklanacağı üzere toplum içinde hele ilk safhalarda parçalayıcı bir rol oynar.
Egemenlikte yöneticiler yönettikleri yığınlarla aynı kaderi paylaşmazlar. Onların yaşadığı âlem yönettikleri yığından farklıdır. 0 halde cemaat egemenlik unsuru taşımayan bir toplum yapısıdır
Cemaatin bu özellikleri yanında birde yapısını geliştiren şartları vardır: Cemaat yapısı üç etkenin tesiri altında gelişir: Birinci etken Komşuluk münasebetidir. Toprak birliği, cemaat üyelerini birleştirir ve kaynaştırır İkinci etken kan birliğidir. Kan birliğinin en küçük şekli ailedir. Ailede çeşitli yeteneklere rağmen bir birlik vardır. Bu bakımdan aile küçük, devamlı ve gerçek bir cemaat tipidir. Cemaatin kurulmasında üçüncü etken, ortaklaşa düşünüş, davranış ve iş “güç birliğidir. Ancak bu halin bir cemaatin kurulmasını sağlaması için ortaklaşa görüş ve anlayışın insanların derinliklerine işlemesi ve cemaatin belli başlı tabakalarına girmesi gerekir. Böylece bir insan yığını, bir cemaat haline gelebilir. Bunun en güzel Örneği dini bir grupta müşterek kutsallıklara inananların kurdukları topluluklardır.
Bunların üyeleri ortaklaşa inanış, ortaklaşa tapınma ve ortaklaşa bir dini yaşayış sonucu o kadar sıkıca birbirlerine bağlanır ve birleşirler ki, bu birlik karşısında servet, meslek, toplumsal durum gibi farklar tamamen önemlerini kaybederler. Mekkeden Medineye göç eden müslümanlarla Medineliler o kadar birbirlerine yaklaşmışlardı ki bu hal ancak bütün müminler kardeştir sözüyle anlatılabilir Bunun gibi ortaklaşa bir araştırma yapan, birlikte senelerce yan yana kalarak derslerini haz ırlayanlar arasında da böyle içten gelen gruplaşmalar olabilir. Mülkiyeliler derneği, İstanbul liseliler derneği böyledir. Bu’ birlikte farklı yetenekteki üyelerin birlikte yer almış olması, birliği bozucu değil, kuvvetlendirici bir etki yapar Aynı dili konuşan bir millet büyümüş bir cemaattir. Dış tehlike, kader birliği, dil ve amaç birliği yoluyla gerçekle şen kültür birliği bu millet üyelerini birbirine perçinler.