İmanın Şekil Bakımından Gelişmesi

İlkel zihniyetlerdeki efsane (mythes), daha ileri medeniyetlerde öğreti (Doktrin) olarak kendini gösterir. Efsanenin kendine öz mantık ve kuralları vardır.

İlkel zihniyetle ilgili zaman, mekân ve sebeplik kategorileri ve efsanelerde adı geçen kişilikleri incelemek bu konuda çok aydınlatıcıdır. Çok kez birbirini, tutmayan mitolojik olay ve geleneklerin çeşitli olmasıyla nitelenen polimorfizm aşaması, belirli medeniyetlerde bütün tarih boyunca yaşamış ve devam etmiştir.

Bu arada efsanelerin birçoğunda birbirini tutmayan çelişiklik baş göstermiş ve dağınık ve çelişik efsaneler zamanla bağdaşıp örgütlenerek merkezi kişilikler tarafından açıklığa kavuşmuşlardır. Efsanelerin bazı yönleri zamanla daha açık ve belirli bir hal almış;  buna karşılık başka yönleri silinip gitmiştir. Soy kütükleri (şecere tabloları) nin ana hatları çizilir ve gelişme süreci devam ederse masal ve efsaneler bağdaşır, düzenlenir ve birleşirler.

Şüphesiz burada akıl ve düşüncenin oynadığı rol büyük bir anlam taşır ve bu yoldaki gelişmenin devamlılığını sağlar. Bu alanda göze çarpan bir başka etken de dini kişiliklerin kendilerine öz dini tecrübeleri başkalarına geçirmek ve yaymak arzularıdır.

Durum ve toplum şartlan elverişli olursa, iman ilkeleri (doktrin) ni bir araya getirmek, tanımlamak ve düzenlemek üzere üstün bir din otoritesi kurulur. Böylelikle rasgele bir araya gelen çeşitli mitolojik gelenekler yerlerini normatif bir sistem olan öğretiye (doktrine) bırakır. Bu ise düpe düz ilahiyat (teoloji) ın başlangıcıdır. Bu arada efsaneleri derleme, toplama,  düzenleme ve kanunlaştırma işleri aralıksız devam eder.

Sözlü gelenekler yerlerini zamanla yazılı geleneklere bırakır. Bunun sonunda kutsal kitaplar ortaya çıkar. İlahiyatçılar temel kavramları rasyonalize etmeye ve normatif karakterdeki iman ilkelerini geliştirmeye çalışırlar. Bir yandan ilahiyatçılar imanın muhtevasına ilişkin çok ince fikirleri hazırlarken; öteyandan imanla ilgili kısa özetler akait kadroları içine alınır. İlahiyatın hu şekildeki gelişmesi ise felsefenin doğmasına yol açar.

Dini tecrübenin zihni anlatımının sistemleşmesi sürecinde birinci basamak Afrika ve Polinezya mitolojileridir. Babil, Mısır, Meksika, Çin ve Yunan dinleri ikinci basamaktır. Bu ikinciler bağımsız iman ilkelerinde görülen birleşme ve kanunlaşma temayülü ile birincilerden ayrılırlar. Yahudilik, Hıristiyanlık, İslamlık, Zerdüştlük, Maniçeizm, Budizm, Jainizim, Hinduizm, Konfuçyanizm ve taoizm gibi kitaplı dinler çok iyi gelişmiş inaklarıyla (nass)üçüncü basamağı teşkil ederler. Bütün bu dinlerin temel ilkeleri üzerinde yapılan tartışmalar ise felsefenin doğmasına ve gelişmesine yardım etmiştir.

Yorum yapın