Kurumların Evrenselliği ve Çeşitliliği

Kurumların bir parçası olan kalıplar, roller ve ilişkiler her toplumda bulunurlar.

Kalıp, rol ve ilişkiler her yerde sistemli bir biçimde, kurumlar içinde düzenlenmiştir. Temel kurumlar, her yerde zorunlu olarak bulunur, hem de sosyal davranışları kurumsallaştırırlar. Her toplumda temel evrensel sosyal gereksinmeler, kültürel olarak onaylanmış ve sistemli bir tarzda karşılanırlar. Temel kurumlar (aile, eğitim, din, ekonomi, siyaset, hukuk, boş zaman değerlendirme) kültür için son derece önemlidir. Bunlarsız bir hayat düşünülemez (Fichter, 1990, 114).

Temel kurumların bulunmadığı ilkel, çağdaş ya da tarihsel hiç bir toplumun varlığı ispat edilememiştir. Bu gerçek hiç şüphesiz, kurumlar için duyulan temel zorunluluğu ortaya koymaktadır. Öte taraftan, bu kurumların karşıladığı en alt düzeydeki temel gereksinmelerin çok çeşitli olabileceği de söylenebilir. Kendi kültürü dışındaki başka bir kültürü tanıyan fertler, başka kültürdeki aile alışkanlıklarının, dinsel törenlerin, boş zamanları değerlendirme eğilimlerinin ve diğer kurumsallaşmış kalıpların dikkati çekecek ölçüde farklılık arz etmiş olduğunu görürler. Eğitimsel, ekonomik ve siyasal olayların ortaya çıkışı ve işleyişi toplumlardan toplumlara, kültürlerden kültürlere çeşitlilik gösterir (Fichter, 1990, 114).

Evrenselliğin ve çeşitliliğin böylesine bir bileşim sergilemesi, sosyal davranışın potansiyel güçlerinin ne derece esnek olduğunu göstermesi bakımından dikkate değerdir. Sosyolojinin bulgularına göre, dünyadaki kişiler bazı açılardan birbirine benzer, bazı açılardan da birbirinden farklılıklar gösterirler. Burada dikkati çeken ilk nokta; insanların sosyal gereksinmelerinin karşılanmasında büyük bir uyumluluk ve maharet göstermeleridir. İkinci nokta ise; insanların, belli bir düzeyde alternatif kararlar geliştirip bunlar arasında bir seçim yapabilmesidir. Üçüncü olarak da; insanların yaşamış oldukları coğrafi çevrenin büyük birtakım farklılıklar göstermesi ve bu çevrenin, insanların sosyal davranışlarını geliştirme tarzları üzerinde belli derecelerde etkide bulunması olarak ele alınabilir (Fichter, 1990, 114–115).

Yorum yapın