Sosyoloji Teorilerine Aktörler-Faktörler Bağlaminda Bir Bakiş – Fonksiyonalizm

Fonksiyonalizm belki de sosyolojideki en etkili teoridir. Özellikle Emile Durkheim ile anılsa da gerçekte hiçbir toplumbilimci fonksiyonalizmin en azından bazı kabullerini göz ardı edemez.

Fonksiyonalizm, toplumsal ve kültürel olguların toplumsalkültürel sistem içerisinde yerine getirdiği fonksiyonların çözümlenmesidir. Fonksiyonalizmde toplum, hiçbir kısmının bütünden ayrı olarak anlaşılamayacağı ve birbirleri ile ilişkili kısımlardan oluşan bir sistemdir. Herhangi bir kısımdaki değişim sistemin diğer kesimlerinde bir miktar dengesizliğe ve belli ölçüde de bütün olarak sistemin tekrar düzenlenmesine yol açar. Fonksiyonalizm, organik modele dayalı olarak geliştirilmiştir.

Fonksiyonalizm, toplumu biyolojik bir organizmaya benzetme eğilimindedir. Organizmanın fizyolojik yapısındaki sistemler (sindirim sistemi, dolaşım   sistemi vs.) nasıl işliyorsa toplum da öyle işleyen bir bütündür. Organizmada hâkim durum denge olduğundan fonksiyonalistler çatışmadan ziyade dengeye vurgu yaparlar. Her nekadar oluşabilecek bir yaralanma vücudun tümünde bir miktar dengesizliğe yol açsa da vücut tüm organların yardımıyla belli bir süre sonra tekrar dengeye oturacaktır. Toplum için de bu örneği verebiliriz. Onlar toplumun her parçasının diğer parçalarla tam bir uyum içinde olduğunu kabul ederler. Sosyal düzenin korunması için denge, ahenk ve bütünlük çok önemli fonksiyonel unsurlardır ve “toplumsal sistemin öğeleri fonksiyonel olarak karşılıklı ilişki içindedir… sistemin işleyişine genellikle olumlu katkıda bulunurlar”.

Olumsuz fonksiyonlar (disfonksiyonlar) ve gerginlikler toplumda bulunsa da zaman içinde kurumlaşmaya başlarlar ve toplumun genel dengesini tamamen bozamazlar. Konuyu açıklamak için verilen havaalanı örneğinden gidecek olursak durum şöyle özetlenebilir: Havaalanında pilotlar, yolcular, personel, bilet gişeleri, uçaklar… gibi birçok birbiriyle ilişkili unsur bulunmaktadır. Bunlardan herhangi birinde bir tedirginlik olursa kötü hava şartları, radarların bozulması, yolcu trafiğinin yoğunlaşması gibibu durum tüm havaalanına yansıyacaktır. Ancak her ne kadar bir ölçüde dengesizlik olsa da sonuçta personelin fazla mesai yapması, ek personel görevlendirilmesi… gibi önlemlerle dengenin yeniden sağlanması için olabilecek her şey yapılacaktır.

Fonksiyonalizm, toplumun en önemli fonksiyonunun bütünleşme (integration) olduğu kanaatindedir. Bu bütünleşmeyi gerçekleştirecek en önemli güç ise ortak değerler sistemidir. Çoğunluk tarafından kabul gören ilke ve amaçlardan oluşan ortak değerlerin bütünleşmeye yaptığı katkıyı hiçbir şey yapamaz. Fonksiyona çatışma kuramcısı pilotların yüksek ücretli konumlarını devam ettirmek için mesleğe girişi sınırlamaya çalışacaklarına, alt kademe personelin çalışma şartlarını iyileştirmek için sendikalara üye olacaklarına, idarenin daha fazla kâr elde etmek için personeli olabildiğince çok çalıştıracağına odaklanır.

Fonksiyonalizm gerginliklere ve çatışmaya negatif yaklaşır. Çatışmanın toplum açısından olumlu bir fonksiyonunun olmadığını kabul eder. Dolayısıyla ani değişmeler fonksiyonalistler tarafından göz ardı edilmektedir denilebilir. Onlar değişmenin derece derece ve belli bir düzene göre olduğunu vurgulama eğilimindedirler. Her ne kadar toplumda çatışmayı kabul etseler de, dengenin her zaman çatışmayı önceleyeceğini ve mutlak baskın durum olduğunu ifade ederler.

Yorum yapın