Sosyoloji Teorilerine Aktörler-Faktörler Bağlaminda Bir Bakiş – Sembolik Etkileşimcilik

Amerika kökenli sosyal-psikoloji kuramı olan sembolik etkileşimciliğin George H. Mead’ın yazılarıyla ortaya çıktığı ancak Herbert Blumer tarafından sistemleştirildiği kabul edilmektedir.

Sembolik etkileşimcilik, eylemi “toplumsal bir uyarıcıya doğrudan bir tepki olarak almak yerine, toplumsal aktörün nesnel uyaranı öznel tanımlaması ya da yorumlaması” olarak kabul eder. Dolayısıyla bu kuramın, bireyin toplum tarafından şekillendiği görüşünden bir kopuşu sergilediği söylenebilir.

Sembolik etkileşimcilik üç önermeye dayandırabilir: 1Bireyler toplumdaki şeylere karşı, o şeylerin kendileri için ifade ettikleri anlamlara göre tavır almaktadırlar. Anlamlar kişiler arasında olan etkileşimle ortaya çıkar ve Anlamlar devamlı yorumlanma süreciyle değişime uğrarlar. Yani bir nesnenin kendisinde, bireye anlam ifade eden özel bir durum yoktur. Aktör, içinde bulunduğu durumun ve fiilin ışığında, anlamları seçip ayırır, kontrol eder, askıda bırakır, gruplandırır ve dönüşüme uğratır. Dolayısıyla sembolik etkileşimcilik toplumu merkeze alan ve uyarantepki şemasını kabul eden kuramları eksik bulur. Onlara göre birey; eylemleri yorumlar, tanımlar ve bunun sonucunda bir tepki ortaya koyar.

Toplumdan ziyade bireye vurgu yapan sembolik etkileşimcilikte bireyin yaptığı “iç konuşmalar” merkezi konumdadır. Çünkü “insanlar bu yol ile etraflarındaki şeyleri hesaba katarak hareket etmek üzere örgütlenirler. Örneğin yakın bir zamanda sevdiği birisini kaybetmiş olan bir arkadaşı ile karşılaşmaya kendilerini hazırlama sıkıntısı yaşamış olanlar, arkadaşlarına ne söyleyecekleri ve ona nasıl yaklaşacakları hususlarında kendi kendileriyle ne kadar çok konuşmuş olurlarsa ‘diğer kişinin rolünü almaya’ o derece hazır olacaklarını ve etkileşimlerinin o ölçüde etkili olacağını göreceklerdir”.

Sembolik etkileşimciliğin uyarıcı-tepki ikilisine bir terim daha ekleyerek uyarıcı-yorum-tepki formülünü ortaya koyduğu söylenebilir. Ancak buradaki yorumun bireye göre değişen çünkü her birey toplumda aktif bir katılımcı olarak kabul edilmektedirgöreceli bir durumu belirttiği unutulmamalıdır. Bazı durumlarda ise yorum sancılı ve zor olabilmektedir. Örneğin farklı toplumlardaki insanların birbirlerini anlama süreci zordur. Ayrıca sembolik etkileşimciliğin merkezinde bulunan ‘yorum’, insanın her davranışında bulunmaz. Bu tür davranışlar sembolik etkileşimciliğin konusu değildir. Mesela öfkeli anlarımızda veya bir kişinin kendisini savunurken verdiğimiz tepkiler simgesel olmayan davranışlardır.

Yorum yapın