Temel Kurum Olarak Aile Hakkında

Aile: Evlilik, kan bağı veya evlatlık yoluyla birbirine bağlı bireylerden oluşan ve aralarında karşılıklı hak ve ödevler bulunan küçük toplumsal birimdir.

Sosyal bir kurum olan ailenin kendi üyelerine ve topluma karşı sorumluluğu vardır. Aile, bireyi her yönden en iyi şekilde yetiştirir. Onu toplumda kendisini temsil eden sosyal bir fert hâline getirmek de ailenin görevidir. Aile toplumun temelidir, bu temeli bozmaya yönelen her şey toplumun da bozulmasına yol açar. Sağlıklı aile ortamında yetişen bireyler toplumun eğitim, sağlık, ekonomi, hukuk gibi alanlardaki sorunlarına çözümler getirebilir.

Toplumsal hayatın ilk zamanlarından beri her toplumda ailenin varlığı gözlenmiştir. İlkel topluluklarda aile tek sosyal kurumdur. Hayatın gerektirdiği dinî, ekonomik, siyasi ve eğitimle ilgili bütün faaliyetler aile çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Kültürler geliştikçe kurumlar da genişleyip daha karmaşık hâle gelmiştir. Dolayısıyla aile; dinî, ekonomik, siyasi ve eğitimle ilgili birçok fonksiyonunu bu faaliyetlerle ilgili kurumlara devretmiş ya da onlarla paylaşmıştır.

Batı Avrupa’da başlayıp ve giderek tüm dünyaya yayılan Sanayi Devrimi’yle teknolojik ve ekonomik alanda baş döndürücü bir hızla başlayan gelişim ve değişim sürecine girilmiştir. Bu büyük değişim toplumsal ve kültürel hayatı ciddi bir şekilde etkilemiştir. Öyle ki bu hızlı değişime ayak uyduramayan kurum ve yapılar etkinliklerini yitirerek zamanla yok olmuşlardır. Bu değişime hazırlıksız yakalanan sosyal kurumlardan biri de ailedir. Hızlı kentleşmenin, göçlerin ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşama biçimleri ve değerleri, aile kurumunu parçalanma ve dağılma sürecine itmiş; yeni nesillere kültürel kimliğin, dinî ve ahlaki değerlerin kazandırılması, tarihsel ve toplumsal bilincin aktarılması gibi temel fonksiyonlarını yerine getiremeyecek derecede zayıflamasına yol açmıştır.

Alenin özellikleri
Alenin özellikleri

Aile ve Akrabalık

Akrabalık; birbirine kan, evlilik ya da evlatlık sözleşmesi gibi bir bağla bağlanmış olanlar arasındaki ilişkidir. Aile kurulunca akrabalık da kurulmuş olur. Bireylerin en sıcak ve yakın ilişkiler kurdukları kurum ailedir. Ailedeki bu ilişkiler ne kadar güçlü olursa akrabalık ilişkileri de o kadar güçlü olur. Özellikle karmaşık kent yaşantısında aile ve akrabalık dayanışmasının sağlanması özel bir öneme sahiptir. Akrabalığın sürdürülmesini ve bireylerin özveride bulunmasını sağlayan en güçlü bağ sevgi ve saygıdır. Aile ve akrabalık ilişkileri geçmişten günümüze gelinceye kadar önemli değişmeler göstermesine rağmen temel işlevleri değişmemiştir. Geçmişte ve günümüzde geleneksel tarım toplumlarında hâlâ yoğun bir biçimde akrabalık ilişkileri yaşanırken karmaşık kent toplumlarında akrabalık ilişkileri zayıflamıştır. Akrabalık ikiye ayrılır. Bunlar;

Kan akrabalığı; biyolojik yönden birbiriyle ilişkili kişilerin akrabalığıdır. Bu akrabalık aile türlerine göre ya anadan ya babadan ya da her ikisinden geçmektedir. Sözleşmeden doğan akrabalık; evlenme ile birleşen kişilerin oluşturduğu akrabalıktır. Evlilik sonucu kadının kan akrabalarıyla koca, kocanın kan akrabalarıyla kadının arasında oluşan bir akrabalıktır.

Yorum yapın