Toplam Kültür Olarak Kurumsal Sistem

Temel kurumlar, tüm parçaları işleyen, tam ve sürekli bir ağ, bir sistem olarak kavramsallaştırılmaktadır.

Bu ağ, toplumun kültürü olarak adlandırılabilir. Bir kurumsal sistemi daha açıklıkla görebilmek için, şu noktaların göz önünde bulundurulması yararlı olur:

  1. Bir mihver kurum çevresinde kümelenen temel kurumların pozisyonunu dikkate alan bir kavramsallaştırma yapılabilir. Buradaki her bir temel kurum içine, daha sonra yardımcı kurumlar yerleştirilir. Yardımcı kurumların bazıları temel kurumlarla çok yakın bir bütünleşme gösterirken, bazıları da temel kurumlarla oldukça kısmî bir ilişki
  2. Temel kurumlar, izledikleri hedeflere göre belirlenebilirler. Temel kurumların kültüre göre değişen önem pozisyonları [durum, konum] çeşitli ölçütlere [kıstas, kriter] dayanılarak sergilenebilir. Sözgelimi temel kurumun “güç pozisyonu”, onun diğer kurumlar üzerinde uyguladığı üstünlük ve kontrol derecesiyle belirlenebilir. Böylece o temel kurumun, diğer kurumları ne ölçüde etkisi altına aldığı ortaya çıkar.
  3. Kalıp, rol ve ilişkiler belirli merkezî hedefler çevresinde kurumsallaşmış olduğu için kurumlar, eylemde bulunan kişinin bakış açısından da incelenebilir. Her kurumun pozisyonu ve önemi, kişilerin ona verdiği ilgi derecesi, ayırmış olduğu zaman ve enerji miktarıyla gösterilebilir.
  4. Her kurumda sosyal değerler bulunduğu için her kurumun pozisyonunun bu değerlere büyük ölçüde bağlı olduğu ileri sürülebilir. Bu ise, kurumsallaşmış davranışı gerçekleştiren kişilerin tanınıp bilinmesini gerektirir. Bir toplumdaki yüksek statülü kişiler, bu prestiji dini kurumdan çok ekonomik kurumdan elde ediyorlarsa, bu durum, o toplumdaki ekonomik değer ve ekonomik kurumun öneminin yansıtıcısı olarak alınmalıdır (Fichter, 1990, 118–119)

Kurumsal sistemin insan için ve insan yoluyla işlediğini anımsamak gerekir. Kurumsal sistem, ne içsel ve ne de dışsal olarak statikmiş gibi asla kavramsallaştırılmamalıdır. Çünkü kurumlar somut bireylerin davranışlarıyla büyür ve değişirler. Bazen bir kültürde, yararlılığını yitirdikten sonra bile yaşamasını sürdüren kurumlar bulunabilir. Bazen yasama organları veya diğer amaçlı girişimler yoluyla kurumsal değişmeler yavaşlatılabilir. Çoğu durumlarda kurumlar, insan birlikleri tarafından kullanılmadıkları sürece var olamazlar. İnsanlar, kurumlara ihtiyaç duydukları kadar, kurumlar da o oranda insanlara ihtiyaç duyarlar (Fichter, 1990, 119).

Yorum yapın