Toplumsal Gelişme ve Orta Tabaka Genişlemesi

Toplumlarda, alt ve üst tabakaya göre orta tabaka nüfusunun artması ve güçlenmesine orta tabaka genişlemesi denir.

Bir ülkede orta tabakanın genişlemesi, ekonomik büyüme ve toplumsal gelişmeye yardımcı olur. Orta tabaka, toplumda siyasi açıdan denge unsurudur. Çünkü insanlar, alt ve üst tabaka gibi zengin-yoksul, eğitimli- az eğitimli, saygın-az saygın gibi uç noktalarda özellikler taşımazlar.

Orta tabakanın güçlü olduğu ülkelerde bireyleri etkilemeye ve yönlendirmeye çalışan kişi ve gruplar fazla taraftar toplayamaz. Ayrıca orta tabaka, ekonomik düzeyi çok düşük olmayan aydın kesimi de içine alır. Orta tabaka, ekonomik bakımdan da denge unsurudur. Alt tabakanın geniş olduğu toplumlarda zengin ve yoksul arasında eğitim, sağlık, barınma koşulları açısından büyük farklılıklar olur.

Alt tabakadakiler, iyi bir eğitim alamadığından veya iş kurmak için gerekli sermayeye sahip olamadığından ekonomik yaşama etkin bir katkıda bulunamazlar. Bu durum mal ve hizmetlerin üretiminin az olmasına, üretilenlerin az olması da pahalı olmasına yol açar. Bu koşullarda sağlıklı beslenme, eğitim gibi olanaklardan daha az yararlanabilecek olan alt tabakadakiler giderek yoksullaşır.

Üretimi elinde bulunduran üst tabakadakiler ise daha fazla kazanç elde eder ve gelir oldukça dengesiz dağılır. Sonuç olarak tüm bunlar ekonomik büyümeyi engeller. Çünkü bir toplumda, nitelikli nüfusun çoğalması ve bu nüfusun ekonomiye üretici ve tüketici olarak dengeli şekilde katılmasıyla ekonomik gelişme sağlanır. Bu durumda hem yaşam koşullarını iyileştirebilecek nitelikte mal ve hizmet üretilebilir hem de bireylerin büyük bir kısmı bunlardan yararlanabilecek olanaklara sahip olur.

Ekonomik gelişmeyi sağlayacak bu koşulların oluşması ise ancak toplumda orta tabakanın geniş olmasıyla mümkündür. Tüm bu siyasi ve ekonomik işlevlerinden dolayı günümüz çağdaş toplumlarında, orta tabakanın genişletilmesi amaçlanır. Bu nedenle devletler, orta sınıfın çoğunlukta olmasını sağlayacak düzenlemelere giderler. Örneğin alt tabakadakilere sağlanan sosyal ve ekonomik destekler, alt tabakadakilerin sayısını azaltmaya yönelik önlemlerdir. Kazanç sahiplerine yönelik olan yasal düzenlemeler ise kârın, belirli bir kesimin elinde toplanmasını engeller. Böylece toplumun her tabakasına eğitim, sağlık ve teşebbüste fırsat eşitliği sunularak orta tabakanın genişletilmesi sağlanır.

Ülkelerin Gelişmişlik Düzeyine Göre Tabakalaşma Piramitleri
Ülkelerin Gelişmişlik Düzeyine Göre Tabakalaşma Piramitleri

Orta Sınıf Gerçeği Nedir

Son yıllarda, tüm olumsuzluklara rağmen Avrupa’da ve Amerika’da çok hızlı bir ekonomik iyileşme yaşanmaktadır. Ekonominin son beş yılda gösterdiği büyüme, 11 Eylül 2001 sonrası etkiler ve petrol fiyatlarının üçe katlanması da dâhil olmak üzere ekonomide tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı bir büyüme gerçekleşmiştir.

Son birkaç yıldır tüm dünyada ve özellikle Amerika’da orta sınıfın durumu ile ilgili hızla büyüyen bir kaygı var. Ancak bu kaygı artan düş kırıklığıyla ilgili. Bu düş kırıklığının sebebi tüm dünyada orta sınıfın günümüzdeki ekonomik büyüme sürecinin faydalarını paylaşamamasıdır.

Dünyada iki grup ülke, küreselleşme ve teknolojik değişimden doğru yerde ve doğru zamanda faydalanabilmiştir. İlk grup, gelir düzeyi düşük küresel sistemle bağlantı kurmayı başarabilen ülkelerdir. Örneğin Asya ve özellikle de Çin’de düşük ücret, teknolojinin yayılması ve küresel ürünlere ve finans piyasalarına ulaşabilme kolaylığı ekonomik patlamayı tetiklemiştir. İngiltere’de başlayıp diğer Avrupa ülkelerine yayılan ve Endüstri Devrimi olarak adlandırılan 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başı arasındaki dönemi unutmamak gerekiyor.

İnsanlık tarihinde ilk kez bir kuşağın yaşam standardı bir öncekine göre dikkat çekecek düzeyde daha iyi olmuştur. Bir insan ömrüne sığacak bir sürede kişi başına düşen gerçek millî gelir ikiye katlanmış, ardından tekrar ikiye katlanmıştır. Son 30 yılda Çin’deki büyüme oranına bakarsak yaşam standardının bir insan ömrüne sığacak bir sürede yüz kat büyüme gösterdiğini görürüz. İkinci grup ise zaten servet sahibi olanlar altın bir çağa girmiştir.

Kıt malları elinde tutanlar olağanüstü bir yükselme yaşamıştır. Kendi işletmeleri olan kişiler küreselleşmenin daha ucuza işçi çalıştırma avantajından faydalanmış ve daha büyük pazarlarda satış yapmaya başlayarak gelirlerini her zamankinden daha hızlı bir şekilde arttırabilmişlerdir. Aslında finans sektöründekiler küreselleşmeyle birlikte servetlerini yeniden değerlendirecekleri bir pozisyona gelmiş ve daha da zenginleşmişlerdir.

İlerleyen geleneğin en iyi yanı piyasa ekonomisine karşı çıkmamış olması ve doğal bir süreç olarak meydana getirdiği sonuçları daha da geliştirmiş olmasıdır. Serbest, küreselleşmiş, teknolojik olarak karmaşık hâle gelmiş kapitalizmin ekonomi anlayışı, dünyadaki en zengin kesime ve en fakir kesimin bir kısmına daha fazla servet sağlarken orta sınıfı giderek daha kötü duruma düşürmüştür. Orta sınıfın yaşadığı tüm bu zorluklara rağmen

Amerika’da Standard & Poor’un (uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu) değerlendirmesine göre son dört yıldaki enflasyon oranı dikkate alındığında bile hisse başına düşen kâr şirketlerde yıllık yüzde 10’un üzerinde artış göstermiştir. Buna paralel olarak sadece ülke içerisinde elde edilen kazançlardan oluşan ABD millî gelir hesapları şirket kârlarının gayrisafi yurtiçi hasıladaki payının son iki kuşaktaki en yüksek seviyeye ulaştığını göstermektedir.

Yorum yapın