Toplumsal Hareketlilik Nedir? Yatay ve Dikey Hareketlilik Nedir?

İki türlü hareketlilik vardır. Yatay hareketlilik, dikey hareketlilik. Yatay hareketlilik tıpkı tek katlı binanın kompartımanları arasında  olduğu gibi mekanda cereyan eder.

Dikey Hareketlilik ise çok katlı  bir  binanın katları arasında olduğu gibi toplum tabakaları arasında gerçekleşir. O halde birincinin bir yüzeydeki düz ayak  bir  devinim  olmasına  karşılık ikinci iniş ve çıkışı olan bir hareketliliktir.

Yatay Hareketlilik

Bundan bir iki yüzyıl önce insanların hareket alanı çok dardı. Bütün hareketlilik şehir surları içinde yahut surlar dışında atla yapılan bir gezintiye inhisar ediyordu. Şehirler arası geziler pek seyrek, yabancı ülkelere gitmek ise olağan üstü bir haldi. Bu devirlerde Eşyanın hareket alanı da sınırlıydı.

Gerek ham madde gerekse işlenmiş eşya şehir  surları  içinde  veya  surların en çok 25-30 kilometrelik çevresi içinde bir hareketlilik gösteriyordu. Şehirler arası ve bugünkü anlamda uluslar arası bir değişim  sistemi  akla  gelmezdi. Bu dar çevreli hareketlilik devirlerinin ulaştırma araçları da ona göre idi. Karada at, araba, kağnı, deve ve benzeri; denizde kürekli gemi ve sandallar kullanılmakta idi. Bugün bu alanlarda artan bir hareketlilik göze çırpmaktadır.

1819 yılında Robert FulLoıı’un bulduğu buharlı gemi, Okyanusa açılmış ve başarılı bir yolculuk yapmıştır. 1823 yılında George Stephenson buluşunu değerlendirmek amacıyla ilk lokomotif fabrikası kurmuş ve Samuel Morse aynı yıllarda telgrafı bulmuştu.

Bütün bu yenilikler bir süre sonra uygulanmıştır.  Bir  yandan  Avrupa   demiryolu   ağlarıyla   örülürken  öte  yandan bir çok deniz yolları işletmeye açılıyordu. Buna birde telgraf haberleşmesini katınca hareketliliğin aldığı manzaranın eskisiyle ölçülmeyecek bir dereceye geldiği anlaşılır. Ulaştırma tekniğinde ikinci bir hamle 1900 yıllarında yapılmıştır. Bu hamlenin özelliği, benzin motorlu araç, uçak ve tramvayın ulaştırmayı olağan üstü kolaylaştırmasıdır. Bunun bir sonucu olarak insanlar hayatlarında daha fazla yol yapmış ve çok büyük hacimdeki eşya eskisinden daha uzun mesafelere götürülmüştür. Bütün mesele hareket  eden insan ve eşya türlerinin hangi doğrultulara yöneldiklerini ve bunların getirdikleri amacı belirtmektedir.

Bu devrede çevreden şehirlere bir akın haşlamıştır. Sanayileşme hareketinin hızlanmasıyla bu göç daha da artmıştır. Bir yandan terkedilen yerlerin kayıplarım doğum telafi ederken öte yandan büyük kentler alabildiğine büyüyordu. Buna şehirleşme hareketi denilir. Büyük şehirlerin bu türlü büyümesi doğumun değil, dışarıdan gelen göçlerin bir sonucudur.

Bir başka gerçekte göç edenlerin eskiden olduğu gibi yakın köy ve kasabalardan değil, çok uzaklardan gelmiş olmalarıdır. O halde büyük şehirlerin büyüme sürecinde doğum olayı yerine bu şehirlerin daha çok taşradan nüfus çekme yeteneğini temel saymak gerekir. İstanbul, Londra, Newyork, Paris ve Roma’nın gelişmesini bu yolla açıklamak yerinde olur. Büyük  bir  kentteki  nüfusun üçte birinin doğum ve Ye yerlilerden, üçte ikisinin uzaklardan gelme olduğunu istatistikler gösterir. Geri kalan yerli çekirdeğin de büyük bir kısmı göçmen neslinden gelmektedir. Bu konuda yapılacak bir hesaplama, milyonlarca insanın eski devirlerde rastlanmayan büyük bir hareketlilik gösterdiklerini ortaya koyar.

Hareketlilik sürecinde birinci yeri büyük şehirlere yapılan akınlar tutar. İkinci süreç sanayileşme ve fabrikaların nüfus çekmesidir.

Bu konuda özet olarak yatay hareketlilik probleminde büyük şehirlerin gelişmesi ve endüstri bölgelerinin kurulması çok büyük  önem  taşır.  Trafik  ve ikamet ve iş yerleri arasındaki mekik hareketleri ise ikinci derecede belirtilerdir.

Dikey Hareketlilik

Toplum tabakaları arasındaki hareketliliğin adına Dikey Hareketlilik derler. Burada incelenecek önemli iki konu vardır. Statü değiştirme, tabaka değiştirme, toplumsal yükselme ve inme.

Yatay Hareketlilik mekânla ilgili olduğu halde Dikey Hareketlilik makam ve katlarla ilgilidir.

  1. Statü değiştirme : Mekan değiştiren insanlar aynı zamanda makam değişt Köyden bir endüstri bölgesine gelen bir köylüyü düşünelim: Köyde ekincilik ve hayvan besleme yerine şehirde bir fabrikada makine başındadır ; köyde kulübede iken burada kiralanmış muntazam bir  kattadır ; Köyde tarım ve hayvancılıktan gelen ayni  gelirlerle  geçinirken  burada sadece bir gündelik almaktadır. Bütün hunlar göçmen üzerinde çok derin etkiler yapar. Öyle ki az sonra köylülük hatıraları adeta silinir gider. Bu kimsenin çocukları ise büsbütün başka şartlar içinde yetişirler.

    Köylerden kalifiye olmayan işçi tedarik edilir. Kalifiye işçi daha önce mevcut olup endüstrileşme sonunda ortadan kalkan el sanatkarlarıdır. Böylece bir endüstri sınıfı tabakası ortaya çıkar. Yeni sınıf bir erime sonunda ortaya çıkmıştır. Bir yanda köyde tarımsal yetenekleriyle barınma yolunu bulamayan işçiler; öte yanda endüstri yarışmasında dayanakların kaybetmiş kalifiye işçi bir erime sonucu yeni  bir  sınıfın  doğmasına  yol  açmıştır.  Bu iki kaynağı üçüncü bir kaynak olan doğumlar izler.

    El sanatkarları büyük endüstri tarafından  çökertildikten  sonra  yine bazı sektörlerde bunlara ihtiyaç vardır. Kundura Fabrikası karşısında Kundura tamircisi, anahtar ve çilingir eşyası fabrikası yanında çilingir, ve benzerleri varlıklarını devam ettirmişlerdir. Dikkat edilirse hunların çoğu bağımsızlığını kaybederek mesela bir otomobil Fabrikasının döşemecilik kesiminde çalışmakta ve bağımsız kalmak isteyenler de sınırlı çalışma alanı içinde sıkışıp kalmaktadır. Bunlardan bir kısmı üretim alanıyla  ilgisini  kesmiştir.  Fakat asıl tipik olan yön bunların fabrikalarda kalifiye işçi olarak görevlendirilmeleridir. Bu durum karşısında bunlar için bir tabakadan ötekine geçiş değil, statü değerinde bir değişiklik söz konusudur.

  1. Tabaka değiştirme : Tabaka değiştirme, statü değiştirmeden ayrıdır. Eski Türk Askeri Azap askeri idi. Yeniçeri düzeninin kurulmasıyla hunlar bulundukları tabakadan düşmüş, soluğu Denizcilikte almışlardır. Zira harp tekniğinin değişmesiyle gereğinde ağır silahlarla donanmış bir yeniçeri nizamı hunları lüzumsuz kılmış ve çoğu yerde yeniçeri askerinin hücuma kalkmadan azapları ileri sürerek harcadığı ve onların cesetleri üzerinden hücuma geçtiği görülmüştür. Bu durumu anlayan padişahlar onları Deniz kuvvetlerine vermek suretiyle Yeniçeri azap çatışmasını önlemişlerdir. Ekonomi alanında da sık sık böyle değişiklikler olur. Köleliğin yasak edilmesi üzerine Amerika Birleşik Devletlerinde zenciler tabaka değiştirmişlerdir.
  2. Yükselme ve inme : Dikey hareketlilikte birde çeşitli toplum tabakaları arasında fertlerin hazan yukarı bir tabakaya atladıkları hazan da  daha aşağı tabakaya indikleri  sık sık  rastlanan  bir olaydır. Bu konuyu  gözlerde canlandırmak için birbirine zıt iki örnekten biri kast sisteminin geçerlikte olduğu toplumlardır. Burada bir tabakadan ötekine geçmek imkansızdır. Bunun karşı kutbunu liberal bir sistemde buluruz. Burada bir tabakadan ötekine geçmek çok kolaydır . Zamanımız toplumlarında veraset yolu ile intikal eden mesleki çemberler kırılmış ve fert için geniş yükselme imkanları açılmıştır. Bu konuda iki noktayı aydınlatmaya lüzum vardır : Birinci nokta ferdin yükselme arzusunun içinde bulunduğumuz toplumda son derece kuvvetli bir yükselme saiki olması; ikinci nokta ise, toplumun bu imkanı hazırlamasıdır. Toplum adeta bir  asansör  hazırlar;  kullanmasını  bilenler  hu  asansörle yukarı tabakalara yükselirler. Katolik kilisesi bu yolda çok aydınlatıcı bir örnektir. Bu kilise demokrat ve üyelerine  yükselme  imkanı  veren  çok elverişli bir sistemdir. Bir çobanın günün birinde bir kardinal olması ve bir kardinalin da sırası gelince de papa olması hiçte yadırganacak bir şey değildir. Demokratik bir sistemde yükselmeyi mümkün kılan ve yükselme şanslarını eşit duruma getiren kurumları yaratılmıştır. Yarışmalar, yükselmeye götüren yolları eşit olarak bütün yurttaşlara açık tutar.

Yorum yapın