Kentleşmenin Ortaya Çıkardığı Sorunlar Nelerdir

Kentleşme ekonomik gelişmeye paralel olarak nüfusun kentlerde toplanması ve kentsel alanların gelişmesi sürecini ifade eder.

Türkiye 1950’li yılların başından itibaren artan bir kentleşme süreci içinde bulunmaktadır. İç göçler ve sanayileşme gibi nedenlerle kır ve kent nüfusunun dengesi değişmekte böylece orta büyüklükteki kentlerden büyük metropollere hızlı bir göç gerçekleşmektedir. Kentleşme; kentteki nüfus yoğunluğunun artması ve mevcut kentlerin büyüyüp gelişmesi anlamına gelmektedir.

Kentleşme mekânda bir yayılma, nüfus yoğunluğu, yerel örgütlenme, toplumsal tabakalaşma, üretimde farklılaşma, uzmanlaşma, yeni yerleşim biçimlerinin oluşması ile toplumsal, ekonomik ve kültürel değişime yol açan bir nüfus toplanma sürecidir.

Ülkemizde büyük kentlere yapılan yoğun iç göçler, ekonomik gelişmeye paralel olmayan nüfus artışı önemli birtakım sorunlara yol açmıştır:

KENTLEŞMENİN ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLAR

İşsizlik: İşsizlik yalnız ülkemizin değil tüm dünyanın sorunudur. Göçler yoluyla vasıfsız işçilerin kentlerde birikmesi açık ve gizli işsizlerin sayısını artırmaktadır. İşsizlik başka sorunları da beraberinde getirmekte; olumsuz toplumsal sapmalara, ahlaki değerlerin bozulmasına, suç oranlarının artmasına yol açan önemli faktörlerden biri olmaktadır.

Gecekondulaşma: Büyük kentlere yoğun nüfus akışı gecekondulaşmaya ve çarpık kentleşmeye yol açmaktadır. Kentlere gelen nüfus hızlı bir şekilde yeni yerleşim yerlerine yasal olmayan yollardan imarsız ve sağlıksız konut yapımına yönelmiştir. Gecekondularda yetersiz belediye hizmetleri yaşamı zorlaştırmaktadır.

Çevre kirliliği: Sanayinin ortaya çıkardığı çevre kirliliği toplumsal hayatımızdan da öte, dünyamızı tehdit eden bir sorun hâline gelmiştir. Günümüzde hava kirliliği, denizlerin kirlenmesi, fabrika atıkları, çöpler vb. kentlerin en önemli sorunları arasında yer almaktadır.

Gürültü kirliliği: Kentleşme ile birlikte motorlu araç sayısının ve kullanımının artması beraberinde gürültü kirliliği sorununu getirmiştir. OECD ülkelerinde yaşayan 100 milyondan fazla insan motorlu araçlardan kaynaklanan gürültünün tehdidi ile karşı karşıyadır.

Kültürel uyumsuzluk: Kente yeni gelen insanlar, yeni değerler ve davranış kalıpları ile karşı karşıya kalırlar. Bu durumda bireylerin kentsel yaşama uyum sorunları başlar. Kente göç edenlerin önemli bir kısmı bu değerleri kolayca benimseyemez. Bu durum aile içerisinde çatışmalara neden olur.

Kentleşme tüm olumsuzluklarına rağmen gelişme ve ilerleme açısından yaşanması gereken doğal bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Önemli olan kentleşmenin olumsuz etkilerini ve sorunlarını en aza indirerek yaşanabilir bir kent oluşturmak için çaba göstermektir .

Yaşam İçin Kentler Tercih Ediliyor

Dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor. Hızlı kentleşme göçle birlikte plansız şehirleri ortaya çıkarırken yaşanan karmaşa ve düzensizlik, kentlilerin yaşam kalitesini düşürüyor. 2008’de insanlık tarihinde ilk defa, dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşamaya başladığı tespit ediliyor. Uygun barınma, su, kanalizasyon, sağlık koşulları, elektrik, güvenlik gibi temel hizmetler, özellikle gelişen ülkelerde daha önemli bir hâle geliyor. Çevre ve iklim üzerinde en büyük etkiyi kentler yaratırken hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı ve teknolojinin hızla ilerlemesi de doğal kaynakları tehdit ederek çevre kirlenmesine neden oluyor. Dünya kentlerinin nüfusu, her hafta 1 milyon kişi artarken kent nüfusuna yeni katılanların büyük bir çoğunluğunu da yoksullar oluşturuyor. Hızlı kentleşmeyle birlikte yoksulluk ve yoksunluğun da kentlileştiğine dikkat çekiliyor.

Yorum yapın